17. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1035
KARAR NO : 2019/9243
Davacı vekili, 23/10/2011 ve 10/11/2011 tarihlerinde meydana gelen Erciş depremlerinde müvekkiline ait konutun ağır hasar gördüğünü, yetkili makamlarca yıkım kararı verildiğini, bu konutun 27/12/2010 tarihinde Ergo Sigorta A.Ş. bünyesinde deprem sigortası yaptırdığını, Poliçede konutun 168 m2 olan yüzölçümünün 59 m2 olarak gösterildiğini, düzenlenen 19/11/2011 tarihli zeyilname ile bu durumun düzeltildiğini, 168 m2 olarak kabul edilerek eksik primlerin ödendiğini, bu nedenle gerekli ödemelerin en kısa zamanda yapılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, Sigorta sözleşmelerinden doğan bütün istemlerin önceki TTK 1268. maddesi ve yeni TTK'nın 1420. maddesi ve Deprem Sigortası Genel Şartlarının c.7. maddesi gereğince iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, davanın zamanaşımı süresinden sonra açıldığını, 23/10/2011 tarihli deprem sonrası hasar dosyası oluşturulduğunu, ekspertiz raporunda tespit edilen bedele göre ödeme yapıldığını ancak davacı tarafça iki kez iade edildiğini, davacının ödemeyi 23/01/2013 tarihinde aldığını, daire yüzölçümü zeyil işleminin depremden sonra 19/11/2011 tarihinde yapıldığını, poliçenin beyanlara göre oluşturulduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın "zorunlu deprem sigorta poliçesi" kapsamında uğranılan zararın tazminine yönelik olduğu, poliçe başlangıç tarihinin 27/10/2010 bitiş tarihinin ise 27/12/2011 tarihi olduğu, TTK'nın 1420. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden doğan taleplerin 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, poliçe bitiş tarihi ile dava tarihi arasında 2 yıldan fazla süre olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, zorunlu deprem sigorta poliçesi gereği tazminat istemine ilişkindir.
Davacıya ait konutun davalı tarafından 27/12/2010-2011 tarihli poliçe ile sigortalandığı, konutun metrekaresinin poliçede eksik gösterilmesi nedeniyle gerçek metrekare üzerinden 19/11/2011 tarihli zeyilname düzenlendiği, poliçe vadesi içinde 23/10/2011 ve 10/11/2011 tarihlerinde depremler meydana geldiği, olan ilk deprem sonrasında davacı tarafından 09/11/2011 tarihinde davalı sigorta şirketine hasar ihbarında bulunulduğu, hasar nedeniyle davacıya 14.400,03 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemenin 02/04/2012 tarihinde iade edildiği, iade gelen tutarın 30/11/2012 tarihinde tekrardan davacıya gönderildiği, davacının ödemeyi almaması üzerine 15/01/2013 tarihinde kuruma tekrar iade döndüğü ve davacının talebi üzerine 23/01/2013 tarihinde ödemenin talep doğrultusunda davacı sigortalıya ödendiği, dava tarihinin ise 22/08/2014 olduğu anlaşılmaktadır.
Rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nun 1420. maddesi gereğince, sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. 13/05/2011 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Zorunlu Deprem Sigortası Genel Şartlarının C.7 Zamanaşımı başlıklı maddesinde de; Sigorta sözleşmesinden doğan bütün taleplerin sözleşmenin sona ermesinden itibaren iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken 818 sayılı BK'nun 133/1. maddesinde, borçlunun borcunu ikrar etmesi, zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılmıştır. Aynı Kanun'un 135. maddesinde ise, zamanaşımının kesilmesi halinde, kesilmeden itibaren yeni bir sürenin işlemeye başlayacağı ve borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir hükümle sabit olmuş ise yeni sürenin daima 10 yıl olacağı düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki zorunlu deprem sigortasına dayalı olarak davacı tarafından yapılan hasar ihbarına istinaden davalı tarafça 16/02/2012 tarihinde ödeme yapılmıştır. Bu ödeme ile rizikoya ilişkin bedelin davacıya ödenmesi üstlenilmiş (ikrar edilmiş) olduğundan, BK'nun 133/1. maddesi gereği, borcun ikrarı nedeniyle ödemenin yapıldığı tarih itibariyle zamanaşımı kesilmiş ve yeni on yıllık süre işlemeye başlamış olup, dava tarihi itibariyle yeni işlemeye başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresi de dolmamıştır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; davalı tarafça yapılan ödeme nedeniyle zamanaşımının kesildiği ve yeniden işlemeye başlayan 10 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı gözetilerek, davalının zamanaşımı def'inin reddi ile davacı tarafın zarar talebi için inceleme yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 10/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.