YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ
2019/6740 E.
2020/96 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar ile nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşılıklı boşanma davasında, ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın ağır, davacı-karşı davalı erkek ise az kusurlu kabul edilerek her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin babaya verilmesine, çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmesine yer olmadığına, tarafların şartları oluşmayan tazminat talepleri ile kadının yoksulluk nafaka talebinin reddine karar verilmiş, karar davalı-karşı davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri yönlerinden istinaf edilmiş, davalı-karşı davacı kadının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiş bu karar kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri yönlerinden temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı-karşı davacının cevap dilekçesi/karşı dava dilekçesinde de belirttiği üzere, davalı-karşı davacı kadının dava tarihinden 3 yıl önce hastalığa yakalandığı, evlilik birliğinin giderlerine emek ve malvarlığı ile katılmadığı, kendisine dahi kayın validesinin baktığı, ancak kendisinin ve ailesinin isteği ve rızası ile müşterek konutu terk ederek ailesinin yanına Kurtalan'a yerleştiği, birlikte yaşamaktan kaçındığı ve bu nedenlerle daha fazla kusurlu olduğu değerlendirilmiş ise de; dosya içinde mevcut hastahane kayıtları ile uzman raporlarına göre kadının bu hastalığa yakalanmasında kendi kusurunun bulunmadığı, evlilik öncesinde de bu hastalık nedeniyle bir uzman tanısının da bulunmadığı sabittir. Hastalığı nedeniyle başkasının bakımına muhtaç olmuş bir kişinin birlik görevlerini yerine getirmemesi kusur olarak yüklenilemeyeceği gibi, eşinin bakımı için anne evine bırakılması aile içinde alınan bir karar sonucunda olduğuna göre kadına birlikte yaşamaktan kaçınma şeklinde kusur olarak yüklenilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen davacı-karşı davalı erkeğin kusurlu davranışlarına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerektiği halde davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
2-Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Somut olayda mahkemece erkeğe yüklenilen ve istinaf edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlara göre, erkeğin tamamen kusurlu olduğu, yukarıda birinci bentte açıklandığı üzere davalı-karşı davacı kadının kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece davacı-karşı davalı erkeğin davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, kadının kabul edilen boşanma davası temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden, erkeğin boşanma talebinin konusuz hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda erkeğin boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O halde bu husus gözetilerek davacı-karşı davalı erkeğin boşanma talebi hakkında, konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti konularında, davadaki haklılık durumuna göre (HMK m. 331/1) karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının kusurlu olmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği de sabit olduğuna göre, davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir (TMK m. 169) ve yoksulluk nafakasına (TMK m.175) hükmedilmesi gerekirken bu isteğinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
4-Yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek tamamen kusurlu olduğundan, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan, davalı-karşı davacı kadın yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi gereğince uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, kadının bu isteklerinin hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1., 2., 3. ve 4. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.01.2020 (Pzt.)