By Hukuk Portalı on Salı, 01 Şubat 2022
Category: Yargıtay Kararları

ŞİRKET KARAR DEFTERİ ÖZEL BELGEDİR, RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU UYGULANAMAZ.

YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ

2015/7831 E. 

2017/2988 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet

1-Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen rıza üzerine imza sahibi yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği, rızanın açık veya zımni olabileceği cihetle; sanığın muhasebe işlemlerini yürüttüğü şirketin ortaklar kurulu karar defterine şirket ortakları yerine sahte imza atıp alınan kararları noterde onaylattığı iddiasıyla açılan kamu davasında, suç kastının ve gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından; sanık müdafiinin 06.03.2014 havale tarihli temyiz dilekçesinde belirtilen ve aynı zamanda şirket ortağı olan katılan aleyhine yürütülen soruşturma ile şirketin diğer ortakları ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan İstanbul Anadolu 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/37 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılamanın akıbetinin araştırılıp, mümkünse dosyaların birleştirilmesi, aksi halde anılan dosyalarda bulunan ve bu davayı ilgilendiren tüm bilgi ve belgelerin okunaklı ve onaylı örneklerinin dosyaya intikalinin sağlanması, suça konu karar defterinin temin edilip incelenmesi, suça konu belgelerin bir kısmında imzaları bulunan ... ve ....'ün tanık sıfatıyla dinlenmesi ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a) Suça konu şirket karar defterinin resmi belge olmayıp "özel belge" olduğu noter onayının özel belgeyi resmi belgeye dönüştürmeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde "resmi belgede sahtecilik" suçundan hüküm kurulması,
b) 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Leave Comments