By Hukuk Portalı on Çarşamba, 08 Aralık 2021
Category: Yargıtay Kararları

ÜST DÜZEY YÖNETİCİ KONUMUNDA SAYILAN ŞANTİYE ŞEFİ, GÖREV VE SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRDİĞİ ÜCRETİNİN ÖDENMESİ DURUMUNDA, AYRICA FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİNE HAK KAZANAMAZ.

YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ

2012/27740 E. 

2014/22316 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA 12. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/06/2012
NUMARASI : 2010/599-2012/396

DAVA : Davacı vekili, davacının kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin, fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davalıya ait şantiye işyerinde şantiye şefi olarak çalışan davacının haftada 18 saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek fazla mesai ücreti hüküm altına alınmıştır.
Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması gereği, İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.
Dosya içeriğine göre davacı, davalıya ait şantiye işyerinde en üst düzeyde yönetici konumundadır. Sözleşmede yüksek ücret belirlendiği gibi günlük 1,5 saatte kadar fazla mesai ücretinin ücrete dahil olduğu da belirtilmiştir. Davacının yüksek ücret alması ve üst düzey yönetici olması nedeni ile mesaisini kendisinin belirlediği kabul edilmeli ve fazla mesai ücret alacağı reddedilmelidir. Fazla mesai alacağının kabulü hatalıdır.
3. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru
gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır.
Dosya içeriğine göre kısmi olarak açılan davada davacı vekili bilirkişi hesap raporundan sonra ıslah sureti ile alacakları arttırmış ve davalı vekili ise ıslaha karşı zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Hüküm altına alınan fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının kısmi olarak istenen miktar dışlandığında kalan kısmında ıslah tarihine göre geriye beş yıllık süre dikkate alındığında bu süre dışında kalan miktarların zamanaşımına uğradığı anlaşılmaktadır. Mahkemece ıslaha karşı yapılan zamanaşımı itirazı dikkate alınmadan ve bu konuda ek rapor alınmadan tatil çalışmaları karşılığı ücretin hüküm altına alınması da isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 30.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Leave Comments