Ceza hukukunda şüpheli ya da sanık vekili müdafii olarak adlandırılmaktadır. Müdafii, şüpheliye ve sanığa ifadesi esnasında hukuki yardımda bulunma hakkına ve yetkisine sahiptir.
Polisin ve cumhuriyet savcısının şüphelinin beyanlarını tespitine “ifade alma” ve şüphelinin veya sanığın hakim veya mahkeme tarafından iddianamede yöneltilen suçlamalara karşı savunmasının alınmasına ise “sorgu” adı verilmektedir. İfade alma hem bir delil elde etme yöntemi, hem de şüpheli veya sanık için bir haktır.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin “adil yargılanma hakkı” adlı maddesinde belirtilen:
(…) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafiin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddi olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, re’sen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek
Maddesi de tüm bunların doğal sonucudur.
Ceza Muhakemesi Kanunu madde 149/3’e göre de:
Soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme, ifade alma veya sorgu süresince yanında olma ve hukuki yardımda bulunma hakkı engellenemez, kısıtlanamaz
Kolluğun hazır bir müdafiin bulunmadığı durumlarda şüphelinin ifadesinin alınmasına başlamama veya başlanmışsa ifadeye son verme konusunda yükümlülüğü bulunmaktadır ve bu süreç şüphelinin yanında müdafii hazır oluncaya kadar devam eder.
Yine Ceza Muhakemesi Kanununa göre:
Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hakim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
İfadeye veya sorguya şüphelinin yanında olma ve hukuki yardımda bulunmak amacıyla katılan müdafiin yetkisi bu süreçlerde şüphelinin veya sanığın haklarının korunup korunmadığını takip etmekle sınırlı değildir. Aynı zamanda şüpheliye veya sanığa aktif olarak hukuki yardımda bulunmak, bunun için de şüpheliyi veya sanığı zor durumda bırakacak durumlara karşı koruma sağlamak ve gerekli önemleri almak da bu kapsamda değerlendirilir.
Müdafiin yetkisi ifade ve sorgu sırasında temsil ettiği şüpheliye veya sanığa aktif hukuki yardımda bulunmayı kapsamakla birlikte, bu yardım onun yerine sorulara ve suçlamalara cevap vermeyi kapsamaz. Yani müdafiin hukuki yardımı, maddi gerçeğe ulaşılmasını engellememelidir.
Fakat avukat, sorulan bir soruya karşı temsil ettiği kişiyle görüşmeyi talep edebilir, tartışmalı olduğunu düşündüğü bir konuda kişiyi uyarabilir, onu ifade ve sorgu sırasında yönlendirebilir, sorulara itiraz edebilir ve susma hakkını kullanmasını isteyebilir.
Her hukuki konuda olduğu gibi bu konuda da takibin, gerekli hususların ve nüansların atlanmadan, somut gerçekliğe ulaşılabilmesini sağlayacak şekilde avukatlar tarafından yerine getirilmesi büyük önem arz etmektedir.