Boşanma sebepleri özel ve genel sebepler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nda boşanma sebepleri düzenlenmiştir. Özel boşanma sebepleri olarak zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı sayılmıştır. Genel boşanma sebepleri olarak ise evlilik birliğinin sarsılması ve anlaşmalı boşanma sayılabilir. Boşanmanın doğal sonucu olarak, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşecek olduğu mahkemece öngörülen tarafa çeşitli nafaka türlerinden bir veya daha fazlasının verilmesine hükmedilebilir. Nafaka alacaklısı taraf hem erkek hem de kadın eş olabilir.
“Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır” düzenlemeleri Medeni Kanun’da yer almaktadır.
Yargıtay’a göre de nafaka miktarı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir. Aksi düşünce güven ilkesine aykırı düşer. Zira davacının anlaşmalı boşanma protokolü ile elde ettiği statüye beslediği güven, davalı borçlunun sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz.
Hem kanun hem de Yargıtay görüşüne göre çıkarılabilecek sonuç, şartların değiştirmesi yahut hakkaniyetin gerektirmesi hallerinde iştirak nafakası dava yolu ile arttırılabilir, azaltılabilir ya da kaldırılabilir. Buna uygulamada Nafakanın uyarlanması davası adını vermekteyiz. Örneğin nafaka ödeyen eşin mali durumu belirgin şekilde kötüye giderse veya nafaka alacaklısı büyük bir mal sahibi olursa nafakanın uyarlanması talep edilebilmektedir.
Nafakanın uyarlanması davası talebinde süre şartı yoktur, taraflar şartların değiştiği her an başvurularını gerçekleştirebilirler. Fakat iştirak nafakasında çocuğun ergin olması tarihinden itibaren uyarlama talebinde bulunulamaz.
Eşlerden birinin açacağı uyarlama davası üzerine hakim tarafından nafaka miktarı arttırılıp azaltılabilir ya da tedbir nafakasının sebebi ortadan kalkmış ise tamamen kaldırılabilir.
Tedbir nafakasında değişiklik yapma talebinde, yetkili mahkeme ilk kararı veren aile mahkemesidir.
Hakimin gelecek yıllarda ödenecek nafaka miktarını belirlememiş olması ya da şartların esaslı ölçüde değişmiş olması durumunda hem nafaka alacaklısı hem de nafaka borçlusu nafaka uyarlama davası açabilir.
Yargıtay içtihatlarında uyarlama davalarında hükmedilecek yeni nafaka miktarının tarafların gelir ve giderlerinde olağanüstü bir değişiklik olmamış olması durumunda TÜİK tarafından belirlenen ÜFE artış oranını geçmemesi gerektiği belirtilmektedir.